2 Ocak 2011 Pazar

Yılın En Güzel Saatleri

Çok severim her 1 Ocak sabahını...erkenden kalkarsın. ev halkı uyuyor. ortalıkta bir hiç yaşanmamışlık duygusu...sokaklar boş, caddeler boş, sahil şeridi boş, deniz trafiği boş, marketler, tekel bayileri, küçük kafelrr, dükkanlar...her yer kapalı. sanki koskoca şehir dün gece Yeni gelen Yılı kutlamadı da hep böyle dingin ve huzurlu...
Kahvaltıyı evde yaptıktan sonra güneşin sıcacık ışıklarından yararlanmak için aldık Noel Baba'nın getirdiği scooter'ımızı çıktık sahile...Tek tük insan, tek tük araba...şehrim bize kalmış, ne güzel!
Pazar günlerinin çılgın insan seline kapılmadan, güzel bir sabah kahvesi içtik, pelikanları izledik, denize taş attık, parka girip biraz eğlendik, yürüdük yürüdük yürüdük...güneşin sıcak ışınları içimizi ısıttı...Deniz'in anne baba seslenişleri arasında, 2010'un bir muhasebesini yaptık kendimizce... adettendir ya, mutlaka bir değerlendirme yapılır ve hatta 2011 için yeni ümitler, yeni hedefler, yeni kararlılıklar masaya konur büyük bir coşku ve hevesle. Sonrası hakkında bir şey yazmak istemiyorum, zira çoğunluk teori ile pratik birleşip de şöyle görkemli bir sonuç koy(a)maz ortaya...harbi yaşlanıyorum, umutlarım ne kadar azaldı...
bugün yine göz altımda belirgin bir şekilde "buradayım" diyen kırışıklıklarımla yüz yüze gelmenin derin acısıyla burkulu anlar yaşadım. ya bakışlardaki o küçülme, o yorgun bitkin ifade, o fersizlik...Ahmet Abiciğimin "sakın bu hayat neşeni kaybetme" dediği deli kız nereye gitti sahiden?

4 yorum:

  1. En azından Ahmet abi'nin ne demek istediğini yani "hayat neşesi nasıl kaybedilir" anlamış oldun ebrucum. Bu bir tecrübedir. Hem de çok kıymetli bana göre.
    Yaşlanmaya gelince, bunun ne kadar güzel birşey olabileceğini hiç düşündün mü? O çizgiler senin içinde birşeylerin biriktiğini gösteriyor. Çok basit, kendine şunu sor: on sene önceki ebruya geri dönmek ister miyim? (Bu şuurunla değil o zamanki şuurunla) Cevabının hayır olacağından o kadar eminim ki...
    O zaman bu yılların sana yaptıklarını düşün, o çizgiler dahil güzel bir şeyler yaptığını hissedeceksin..

    YanıtlaSil
  2. bence KAYBEDİLMEMESİ gereken pozitif bir tecrübedir nihancım bu.Ahmet Abi de zaten bunun üzerinde durarak söylerdi. Bu enerjiyi kaybetmek bence hayatta yapılabilecek pek cok seyi ve onlar vasıtasıyla kazanacağın tecrübeleri de kaybetmek demektir ki bir nevi hayatı ıskalamakla aynı sey bana göre.
    Yeni konferansımı bununla ilgili sentez ve antisentezlerim üzerine hazırlamayı düşünüyorum, ne dersin

    YanıtlaSil
  3. Bu şekilde pozitifi isteyip negatifi itmiş olursun bence.
    Bu aralar kaybettiğin şeyin, kaybetme halinin de değerli olduğunu düşünüyorum. Hayatı ıskalamana yol açıyor evet katılıyorum. Ama bu da değerli bence. Niye, çünkü bir sonraki hayatı yakalayışın öncekinden daha kuvvetli olacak gibi geliyor bana..
    Gençken var olan o neşe hali, içinde zor tecrübeleri barındırmayan bir neşe haliydi. Şu an yakalayacağın neşe hali ise içinde "saçlarının beyazlaşmasına yol açan tecrübeleri" barındıran bir neşe hali olacak ki -BUNDAN DAHA DEĞERLİ BİR ŞEY OLAMAZ, bence...

    kaybetmememiz gereken şey her türlü halin değerli olduğu bilgisidir bence :)

    YanıtlaSil
  4. Kac kovala kac kovala ilişkisi, benim ve benim gibi diğerleri için...daha yüksek bir halet olmalı. hayatın her dakikasının atışlarını yüreğinde gümbür gümbür duyacağın ya da her an ama her an ilk kez yaşıyormuşçasına coşku ve heyecanla katılacağın...seyretmek ve irdelemek yerine içinde olacağın..

    YanıtlaSil