30 Mart 2010 Salı

Iggle Piggle & Upsy Daisy

Yaklaşık 1 aydır akşam 20.30-21.00 arası düzenli aktivitemiz, çocukların neden bu kadar çok sevdiğine bir türlü anlam veremediğim Gece Bahçesi'ni izlemek! Zira bana göre tam bir deli saçması ama Deniz için Iggle Piggle, Upsy Daisy, Makapaka, Ninky Nonk, Pontifine'lar...evimizin dördüncü bireyleri. Çevreden aldığım izlenimler 1,5-2,5 yaş arası çocukların bu karakterleri çok sevdiği yönünde...

Geçenlerde ofisten bir arkadaşım ile (onun da 1,5 yaşında bir kızı var) yine çocuklarımızın bu karakterleri neden bu kadar çok sevdiğini konuşuyorduk. Konuşmanın bir yerinde "artık karar verdik, izlemeyi yasaklayacağız, çünkü Iggle Piggle ve Upsy Daisy sürekli sarılıp birbirlerini dudaktan öpüyorlar. Çocuklara çok yanlış şeyler öğretiyor bu karakterler" dedi.
Nasıl yani oldum, dondum kaldım, bir şey diyemedim! Tıkandım resmen!
Zira bir yetişkin olarak benim bu öpüşme harekinden anladığım, bir SEVGİ ifadesiydi!
Arkadaşımın anladığı ise, bir SAPIKLIK tehdidiydi.

Siz olsanız birbirini öpen iki çizgi film karakterinin maceralarını izlemeyi çocuğunuza yasaklar mıydınız? Cidden soruyorum ya, eğrisi doğrusuyla bir anlatır mısınız, özellikle çizgi film konularında tecrübesi olan anne babalara soruyorum...


Giyinme&Soyunma Sendromu

Bir çocuğunuz olunca yerleşik normların işleyemediği öyle çok olayla karşılaşıyorsunuz ki....bu çocuklar adeta sahip olduğumuz tüm yapay kuralları sorgulatmak ve zaman zaman da yıkmak ihtiyacıyla dünyaya geliyorlar, kesin!

Bizim evde bugünlerin yıkılası kuralı günlük ve gecelik düzene göre giyinip soyunmak!
Aynı Can'da olduğu gibi bizde de müthiş bir başkaldırı sözkonusu!
Gündüz pijamalarla gezilip, gece de iki ara bir dere "zorla" giydirilen günlük kıyafetlerle uyunuyor.

İlk önceleri çok yadırgadım, zira aldığım gelenekçi eğitime göre gece yatarken pijama giyilmesi, sabah olunca da pijamanın çıkarılıp günlük kıyafetlerin giyilmesi gerekirdi. El yüz yıkanır, pijamalar katlanıp yatak içine konur, düzgün bir kahvaltı edilir, çanta hazırlanır, temiz ve düzenli bir şekilde güne başlanırdı! Eh böyle bir "düzende" büyümüş bir annenin ileride çocuğuna da aynı düzeni "empoze" etmeye çalışmasından daha doğal ne olabilirdi ki?

Şükürler olsun ki, son günlerde, beyni henüz toplumsal normlarla şartlanmamış, özgür, kuralsız ama MUTLU çocuğum sayesinde, sahip olduğumuz pek çok kuralın ne kadar yapay ve ne kadar anlamsız olduğunu bir kez daha anladım!

Biz yetişkinlere göre bu bir gereklilik mi, evet! Çünkü toplumsal düzenin bir parçasıyız, bu düzene göre hareket etmezsek dışlanır, kabul görmeyiz. Elbette gereğini yerine getireceğiz ama söyler misiniz allah aşkına bir çocuk için pijamayla dolaşmanın ya da günlük kıyafetlerle uyumanın ne önemi olabilir ki?
Onun için önemli olan tek şey, oyun oynamak, SEVİLMEK ve MUTLU OLMAK! Bu kadar sade ve basit!
Pijamayla dolaşması ya da pantonla uyuması onun için hiç problem değil! Bizim içinde olmaması gerekir çünkü bilmeliyiz ki bir kere bu geçici bir dönem, üzerine gidip çocuğu sıkmaya ve mutsuz etmeye değmez, elbet zamanı gelince kendisi isteyecek üzerine değiştirmeyi, ikincisi bırakalım da onlar sayesinde bizlerin de "etraf ne der" takıntıları yıkılsın, yerle bir olsun! Şöyle bir rahatlayalım, derin nefes alıp gerilen karın kaslarımızı serbest bırakalım. "Aaa çocuğunu pijamayla parka getirmiş, ne biçim anne" bakışlarına meydan okuyalım!

Bu aralar yine Neill'e takmış durumdayım, niye bu kadar etkileniyorum, niye bu kadar etkileniyorum diye Nihan'ın başının etini yiyiyordum, sonra anladım ki bu özgürlüğe en çok kendimin ihtiyacı var da ondan!
Ancak kendi özgür olabildiğim ölçüde özgür bir çocuk yetiştirebilirim de ondan! Yine işe kendimden başlamak gerekir de ondan! Ben gerek mantalde(ki en önemlisi bu aslında) gerekse fizikse ne kadar takıntısız ne kadar rahat ne kadar esnek olursam çocuğum ve eşim de ancak ve ancak o kadar rahat, o kadar huzurlu olabilirler de ondan....

Dolayısıyla sınırlarını giderek genişleten bir serbestiyet hareketi başladı bizim evde.
Yılbaşı temalı pijamalarımızla parka gidip, kot pantolon ve süeterimizle uyuyabiliyoruz.
Çatal ve kaşığı çeşitli manevralarla etrafa savurup dökülen yiyecekleri keyifle temizleyebiliyoruz.
Evin içinde montla fakat çorapsız ve ayakkabısız her santimetrekareyi dolaşabiliyoruz.
Iggle Piggle'ı çamaşır makinesinin içine tıkıp banyo yaptırabiliyoruz.
"Pis pis" diye yasakladığımız tuvalet temizleme fırçalarıyla tuvaleti bir güzel temizleyip alkışlıyoruz.
Herkes istediği zaman banyo yapıp, istediği zaman uyuyor!
Yastığa değil yorganın üzerine yatıyoruz!
Zorlama yok, empozisyon yok, yerleşmiş katı kurallar yok!
Sürekli oyun oynamak, gülmek ve mutlu olmak isteyen dünyalar tatlısı bir çocuk var!

Bunu uyguladıkça görüyorum ki gerçekten de çocuk kendi ihtiyaçlarını kendisi gayet isabetli bir şekilde belirleyebiliyor. Senin kıçını yırtıp zorla "yaptıramadığın" bir sürü şeyi, kendi talebiyle yapmaya başlıyor. Sen de şaşıp kalıyorsun nasıl oldu bu diye.
İşte böyle oluyor: aynen Neill'in dediği gibi yeter ki "olmalarına" izin verelim, yeter ki içlerindeki bilgiye ve iyiliğe güvenelim. Çocuklara zorla ve zamanından önce bir şey öğretmeye kalkmayalım, yerleşik tüm inanç ve kuralları ne kadar gerekli ve ne kadar uygulanabilir olduğuna göre sorgulayıp öyle ifade edelim.
Otomatlıktan çıkıp kendimizi özgürleştirebilelim ki MUTLU ve ÖZGÜR çocuklar yetiştirebilelim.

11 Mart 2010 Perşembe

Personality

Yeni yılda Hindistan acentasından bir arkadaşımız çok güzel bir yazı göndermişti.
Print edip panoma asmıştım. Bu ara öyle tatsız olaylar üst üste geldi ki şirkette, bugün bu yazıyı tekrar okuyunca derin bir iç çektim ve yazarken her kelimesini hissetmeye çalıştım. Basit ama sık sık unuttuğumuz ama her zaman ihtiyacımız olan temel yaklaşımlar...

Don't compare your life to others'. You have no idea what their journey is all about.
Don't have negative thoughts or things you cannot control. Instead invest yr energy in the positive present moment.
Don't over do. Keep yr limits.
Don't take yourself so seriously. No one else does.
Dream more while you are awake.
Forget issues of the past. Don't remind yr partner with his/her mistakes of the past. That will ruin yr present happiness.
Life is too short to waste time hating anymore. Don't hate others.
Make peace with yr past so it won't spoil the present.
No one is in charge of yr happiness except you.
Smile and laugh more.
You don't have to win every argument. Agree to disagree.