15 Şubat 2010 Pazartesi

İlle de çocuk, her daim çocuk!

Sabah zonklayan bir kafayla işe geldim!
Öyle dayanılmaz bir ağrıydı ki, bir an önce rahatlamak amacıyla hiç tarzım olmasa da kuvvetli bir ağrıkesiciyi mideye indirdim. Öğleden sonra oldu, hala sersem gibiyim...

Dün akşam özlediğimiz ve hevesle beklediğimiz bir arkadaşımız evimize kalmaya geldi.
Deniz gündüz uykusunu almış, yürüyüşün üzerine ılık banyosunu yapmış, ev hali içinde mutlu mesut oynuyordu. Ben de "oh oh ne güzel, akşam da Tolga ile oynarlar ben de bol bol sohbet ederim" diye safça hayaller kurup geceyi programlıyordum kendimce.. ancak ve ancak gecenin sonunda şunu anladım ki, çocuklu bir insan olarak hevesle program yapıp, gerçekleşmeyince de hayal kırıklığına uğramayacaksın! Hatta ve hatta isterse evine Kraliçe Elizabeth gelsin, ilk ÖNCELİĞİ daima ÇOCUĞUNA vereceksin! Boşver yemeği, sofrayı, çay, kahveyi...kimse aç kalmaz nasıl olsa.
Normalde Pazar akşamları yemek seromonisi ile uğraşmayız biz, Tolga bir şeyler hazırlar, hallederiz.
Vaktimizin çoğunu Deniz ile birlikte oynayarak, dolaşarak, sohbetleyerek geçiririz. Her talebine karşılık verir, asla onu geri çevirmeyiz. İlgi, alaka, zaman, paylaşım...hep onunladır. Hafta içi yeterince tatmin olamayan Anne&Baba özlemini, haftasonları tüm önceliği ona tanıyarak doyurmak isteriz kendimizce.
Dün akşam, yemek, sofra, mutfak telaşı, sohbet özlemi derken, bacaklarıma tırmanıp sürekli kucakta kalmak isteyen minik oğlumu biraz ihmal ettim sanırım ki, gecemizi her daim hatırlanabilecek bir geceye çevirdi. Yerimden kalkıyorum ağlıyor, Tolga odadan çıkıyor, ağlıyor, su veriyoruz ağlıyor, bir Tolga'ya bir bana...ne yapsak mutlu edemedik minik kuşu...Bizim çaresizliğimiz onun hıçkırıklarıyla birleşince üzüntümüz daha da arttı. "Çocuğun davranışlarının altında yatan ihtiyacı anlayıp tatmin ederseniz, olay kendiliğinden çözüme kavuşur" diyen Prof.Dr.Sabiha Paktuna geldi sürekli aklıma, 16 aylık miniğimi anlayamadığımız için içim daha bir parçalandı! Yavrucuğuma sarıldım, "yanındayız annecim, seni çok seviyoruz, seni çok önemsiyoruz, seni ihmal ettiysek çok özür dileriz, lütfen gevşe ve rahatla, buradayız biz" fısıltılarım onun hıçrıklarına karışarak uykunun kollarına bıraktık kendimizi. Meleklerini de çağırmıştım, onu rahatlatıp korusunlar diye, iyi çalışmış olmalılar ki sabaha kadar deliksiz uyudu bizimki.
Sabah sekizde gayet zinde, yenilenmiş, neşe dolu çocuk enerjisiyle ayaktaydı!

Onun mutluluğunu görünce birden gevşeyen Ben, koca kafama koca bir de baş ağrısını ekleyip öyle start aldım yeni haftaya. Hah dedim, haftanın dersi ille de çocuk, önce çocuk!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder