23 Ekim 2009 Cuma

Son 2 gün

Evet, asabiyim bugün, üstelik gergin ve hırçınım. Önüme gelene çatıyorum, fırçalıyorum...

Neymiş, Pazar günü saatler (1) saat geri alınacakmış!

Benim gibi gün ışığına aşık ve sıkıntılı tipler için bu ne demek, biliyor musunuz?

İşten karanlıkta çıkmak demek!
Güneşi daha az görmek demek!
Haftasonu çıkılan doğa gezilerinden 17-17.30 gibi dönmek demek!
Yapraksız kalan ağaçları hüzünle izlemek demek!
Evde ışıkları daha çok açmak demek!
Dört duvar arasına daha çok mahkum olmak demek!
Kazak, mont, çorap, bot...giymek demek!

Offf offf, gelmekte olan kışı hiç sevmiyorum.
İzmir'de de kış mı olur demeyin, kış her yerde kış neticede.

Şimdi bütün konsantrasyonum 21 Aralık'ı kovalamak üzerine olur, 22 Aralık'da günler 1 dakika uzamaya başlayacak yaa, yaşasın yaşasın diye bir garip sevinç hali alır beni.

Hele bir de Ocak'da Nuraycım ofise döndü mü, sevincimiz ikiye katlanır, iki arkadaş gelmekte olan bahara kocaman bir kucak açar, salarız kendimizi doğaya...

Şu kışı sevenler söylesinler bakalım güzelliklerini de biraz motive olalım...

2 yorum:

  1. Oldu mu mysky?
    Denizin mavisiyle yıkanıp mest olup;sonbaharın macun şekerleri anımsatan sarı&kahve&kırmızısını atlattıktan sonra;iliklerimize kadar üşümeye aldırmadan,ellerin elma şekeri gibi kızarmasını umursamadan,üzerimize yağan beyaz kelebeklerle dans etmeye çalışmak güzel değil mi sence?Dalış yapıyor musun bilmiyorum,denizin derin mavisinden sonra beyazın üzerinde,ağaçların arasında kayak yapmak ayrı bir haz & huzur veriyor bana :)
    Adrenalin için kartalkaya,romantizm için yedigöller,dinlenmek için ılgaz & abant bizi bekliyor.Havayolu firmaları gibi kış dönemi haftasonu programını yaptım bile...

    YanıtlaSil
  2. Ben de kisi hic sevmem. Ama benim icin ilginc bir ani anlatayim onun yerine.
    Kisin hava gec aydinlanir ya, sabah erkenden evden cikildiginda gun yeni agirmaya baslar, yari karanliktir. Disarida tazecik, soguk bir hava olur. Sabahin erken saatlerini hep sevmisimdir. Kis mevsiminde de yine bu saatleri severim. Burnum donar, nefesimin havada buhar olusturmasini seyretmeyi severim. O keskin soguk ve sessizlik bana huzur verir. Uskudar iskelesinden motora binerken aldigim sicacik simitle isitirim ellerimi.
    Iste bu hislerle ve sogukla bagdastirmisim kafamda, karanlik baslayan gunleri. Buraya ilk geldigim zamanlardi. Havalimanina gitmek icin erkenden cikmistik evden ve disarisi ayni kis sabahlari gibi yari karanlikti. Boyle bir sabahta havanin sicak olmasi bana cok yanlis, cok garip gelmisti. Karanlik sabahlarin sicak olmasina alismam uzun zaman aldi.
    Kisi hala sevmiyorum, ve henuz hic ozlemedim. Ama guzel taraflari da yok degil. Hele de Izmir'de. Sicaklari cok ozlersen, buraya beklerim :)

    YanıtlaSil