19 Ekim 2009 Pazartesi




Zaman(sız)lık

Minik kuş gözlerini gökyüzüne çevirmiş, havada uçuşan ekmek kırıntılarını kapma yarışındaki martıları keyifle izleyedursun, annesi de elinde not defteri "şu şu şu yapılacak" diye günü programlamakla kafayı kırmak üzere....

Hiçbir zaman anlaşamadım şu akrep ve yelkovan arasına sıkıştırdığımız ZAMAN olgusuyla. Hep bir savaşım oldu, hep bir kavgam... Hayır, bir şey değil, bir miting yapsalar, en ön saflarda bayrak tutacağım ama benim gibi takıntılılar ona da sığdıramazlar eylemlerini, az gelir 24 saat, eksik kalır bir şeyler, kafadaki teller eksik ya, ondan...

Hakikaten hangi sivrizekalıdan çıkmış 1 günü 24 saate, 1 saati de 60 dakikaya sığdırmak, anlamıyorum. Greenwich palavraları da beni hiç bağlamıyor. Serbest bırakın kardeşim, herkesin kendi zamanı var hatta zaman(sız)lığı var ama yok ille bir şeyleri bir şeylere tıkıştırıp düzen sağlama hastalığı var ya biz insanlarda, ZAMAN'ı da düzenleyeceğiz sonra da ortaya benim gibi mavi hapı yutup Zaman'la kavga eden tipler salacağız. Yok yok birilerinin planı fena işliyor, buna bir STOP demek lazım!

Anlık bir farkındalıkla attım defteri çantama, çevirdim objektifimi gökyüzüne, bir oraya bir buraya kaçışan bulutlarla biraz saklambaç oynadım.

Var olan ZAMAN sadece senin ZİHNİNDE dedi bir ses, afalladım!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder