6 Nisan 2010 Salı

Enerji Durumları

İnsan dengesiz bir varlık!
Bir gün halsizlikten yatağa yapışıp kolunu kaldırmak istemezken, ertesi gün enerjisi tavan yapmış şekilde her şeyin üstesinden gelme gücüne erişebiliyor. Manen ve fiziken!
Aha örnek bendeniz!
Cumartesi sabahı sekize on kala Deniz'in çekiştirmeleriyle adeta sürünerek yataktan çıktım.
Gözlerimi açamıyorum, bir halsizlik, genel bir mutsuzluk hali...uyuz mu uyuz...
Evde kahvaltı hazırlamak bile zul geldi, çocuğu kaptığım gibi kuzenime gittim. Baktım açmadı, geri döndük. Akşamüzeri sahile yürüyüşe çıktık açılırım umuduyla ama yok, o kilometre yürüme ruhu yok o gün bende! Bugün iş çıkmaz, yallah evine kızım dedim. Geceden de Tolga'ya tembih ettim, ertesi sabah bana dokunmuyorsunuz diye!
Ama o ne? Pazar günü gün ışığıyla Deniz'i beklemeden kendiliğinden açılan gözler cin gibi ve hayat dolu, içim kıpır kıpır! Hava muhteşem! Hemen balkonda kahvaltı yapabilir miyiz diye kontrole gittim. Sonuç pozitif! Balkon pırıl pırıl yıkandı, silindi. Sarı kafa mutluluk kelebeğimle birlikte kahvaltı hazırlığı başladı. Yazlık mama sandalyesi balkonda yerine kuruldu. Fırında kaşarlı ekmekler, domatesli omletler, mis gibi demlenen çay, kekikli zeytinler...pazara yol alan insanların neşeli sohbetlerini izleyip dinleyerek şahane bir kahvaltı yaptık. Kova, kürek, tırmık üçlümüzü kaptığımız gibi karşımızdaki parka indik. Tolga ile ikisini bırakıp kendime ait birkaç işi hızlıca hallettim. Parka döndüm ki, sarı kelebeğim Efe diye harika bir abi bulmuş, mutlulukla kamyonlarını doldurup boşaltıyorlar...hiç bu kadar uzun parkta kalmamıştık, Tolga, ben, Deniz, Efe, Efe'nin dedesi, Gökdeniz ve babası...neşe içinde bir park keyfi yaşadık. Eve çıkıp duşumuzu yaptığımız gibi öğle yemeği ardından uyku..Bugün pazara ben gideceğim dedim Tolgaya. Yallah pazara o güzelim tazecik sebze ve meyvelerin arasına! Ne keyif ne keyif, pazar arabasında yer kalmamış, o kadar çok şey almışım...Onları eve bıraktığım gibi yürüyerek market alışverişine. Ha bir de bütün bunları yaparken sürekli çevreme sırıtıyorum, ne güzel bir gün değil mi diye!
Tolga da pek bir anlam veremedi halime, sessiz sessiz izliyor...Girdim mutfağa, brokoli timbalesler, fırında patatesler, tavuklu pilavlar, kremalı çorbalar, taze yeşillikli salatalar...habire çalışıyorum, bitmiyor enerji. Sonra bana da garip geldi halim, başladım dışarıdan izlemeye kendimi, harbi garip bir güç gelmiş bu kadına dedim, zira sabır küpü olan kocamın bile sabrını çatlatan çocuğumu o an dünyanın en geniş yüreği ve hoşgörüsüyle bağrıma basabildim...Tolga'nın açlıktan ve yorgunluktan nevri dönmüştü ama ben havaya saçılan pilav tanelerini toplarken pek bir mutluydum!
Ne sinir bozucu değil mi? Bazen pek bir gıcık olurum bu haldeki insanlara, yapay gelir haletleri ama değilmiş vallaha, ben de hissettim, yaşadım birebir. Nitekim uzun sürmedi, Pazartesi sabahı işe yine sürünerek geldim...
Dediğim gibi, İnsan Dengesiz bir Varlık!

2 yorum:

  1. Yıllar önce benzer bir durum yaşamıştım.Bir gün 24 saat çalışşsam yorulmayacak kadar enerjik,herkesin sorunlarını çözmeye hevesli.Bir başka gün ise;yataktan kalkmak istemeyen,çalışmayı aklına bile getiremeyen,selam vermekten çekinen.Bir süre böyle devam etti,kendi kendime sorunumu çözemedim.Uzak akrabalarımdan bir büyüğüm işyerinde isteksiz halimi görünce;derdimi Ona anlattım.Çok düşünüyorsun dedi,giysilerine dikkat et dedi,ev eşyalarına dikkat et dedi,ben ne alaka diye sorgularken beni işyerinden dışarıya çıkardı.Borsa'nın karşısında küçük bir yeşil park vardır.Ayakkabıları,çorapları çıkarttı,çimlerin üzerinde 5 dk yürüttü "Pretty Women" daki bir sahnede olduğu gibi :)
    Gerçekten 1 saat geçmedi neş'em yerine geldi.
    Artık sürekli düzenli olarak vücüdumda biriken statik elektriği boşaltmak için çim üzerinde vy toprakta yürüyorum.Size de öneririm

    YanıtlaSil
  2. İlginç bir durum. Bu da dıştan içe değişim yollarından güzel bir tanesi galiba.. ben de yapacağım.

    YanıtlaSil